19 Kasım 2007 Pazartesi

Grev yapma hakkının sömürüsü

Grev durmaksızın devam ediyor. İnanın, şuradan şuraya adım atmak artık imkânsız hâle geldi, desem, böylesi bir grevden yana olanların bir kısmı, "Demek işe yaramış" diyecekler. Oysa bir grevin amacı hayatı felç etmek değil, hayatı felç etmeyi de göze alarak "haklı çıkar"ını savunmak olmalı.

Burada savunulan çıkar, haklı değil. Herkesin 40 yıl boyunca ödediği emekli sandığı payını, 37,5 yıl ödeyen kıyak emeklilik adaylarından bu imtiyazı geri almaya davranan bir reform sözkonusu. Üstelik, hemen tüm uzmanlar da aynı şeyi söylüyor; grevlere arka çıkan muhalefetteki Sosyalist Parti bile, aslında bu reformdan yana. Ama Beşiktaş'ın Çarşı'sı gibi, her şeye karşı. Kıçı iki kanat.

Ötesi; bazı hukuk uzmanları, artık "grev hakkının sömürüldüğü"nü öde sürmeye de başlamış durumdalar. Özellikle de greve katılmama kararı alan çalışanlara yönelik olarak oluşturulan "mahalle baskısı", Fransız yasasına göre suç teşkil ediyormuş. Bugüne kadar hiç uygulanmayan bu kural, birdenbire gündeme gelir mi dersiniz?

Bence gelmeli.

Hiç yorum yok: