3 Nisan 2009 Cuma

Sarko'nun hızlı günleri


Nicolas Sarkozy'nin müthiş bir belagat yeteneği olduğu gerçeğini teslim etmek zorundayım. Hatırlarsanız, Fransa'da bir süredir 'Kapitalizmin ahlâkîleştirilmesi' başlığı altında bir tartışma yürütüldüğünü söylemiştim. Eski bir tartışmanın, bugünkü küresel ekonomik krize uyarlanmış hâliydi kuşkusuz bu. Batı coğrafyasında liberalizme en az ve en ağır kapı açan ülke konumundaki Fransa'nın bu konuyla haşır neşir olmasında şaşılacak bir şey yoktu ayrıca.


İlerleyen günlerde bu tartışma, artık benim buradan size anlatmamı gerektirmeyecek kadar büyük bir hızla kitleselleşti zaten. Londra'daki G20 Zirvesi, özellikle de Nicolas Sarkozy'nin 'daha ahlâkî bir kapitalizm' talepleriyle bu prensibi bir şekilde benimsedi. Öngörülen önlemlerin gerçekten pek ahlâklı, pek namuslu olup olmadığı konusundaki olası bir ikinci tartışmayı şimdilik dışarıda bırakarak söylemek gerekirse, Fransa'nın G20 Zirvesi'nde ortaya çıkan tabloda büyük payı olduğuna rahatlıkla ikna olabiliriz. Vergi cennetleri konusunda kara, gri, ak listeler; bu kara listede yeralan ülkelerde yatırım yapan dev finans kurumları için öngörülen küresel yaptırımlar; banka açıklarının sıfırlanması; çevre politikalarının ilk kez bu denli büyük bir zirvede ana eksene yerleşmesi gibi parametreler, Sarkozy'nin Londra'da yürüttüğü tatlı-sert diplomasinin başarıyla sonuçlandığını gösteriyor.

Önümüzdeki saatlerde de NATO'nun askeri karar mekanizmasına geri dönecek Fransa'da Sarkozy için parlak bir hafta oldu doğrusu. 'Ahlâkî kapitalizm' konusunda Batılı dostlarını, NATO konusundaysa kendi vatandaşlarını üç aşağı beş yukarı ikna etmeyi başardı.

Hiç yorum yok: